9 MAYIS 2018, İSTANBUL – Dünyanın lider alacak sigortası şirketi Euler Hermes’in hazırladığı ve tüm dünyada yeniden gündeme gelen korumacılık yaklaşımını inceleyen “Ticaret oyunları, ticaret davası ya da ticaret savaşı mı?” raporu yayımladı. Allianz Makroekonomik Araştırmalar Küresel Başkanı ve Euler Hermes Baş Ekonomisti Ludovic Subran ve araştırma ekibi tarafından düzenlenen rapor, risk altında olabilecek sektörlerin yanı sıra küresel ticaret açısından olası sonuçları ve senaryoları da değerlendiriyor.
Elektronik, elektrik, makine ve otomotiv sektörleri risk altında!
Mart 2018’de ABD Başkanı Donald Trump, ABD’ye ithal edilen ürünlere gümrük vergisi uygulamasını başlatarak “korumacılık” yaklaşımını yeniden gündeme getirmesi üzerine geç olmadan bu vergilerin asıl hedefi olan Çin’den de bir misilleme geldi ve bu gelişmeler ticaret savaşlarına dair endişelerin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Şimdilik sadece ufak çaplı ticari çatışmalar olsa da rapor, korumacılık yaklaşımının yaygınlaşması durumunda en çok risk altında kalabilecek sektörlerin; elektronik, elektrik, makine ve teçhizat ve otomotiv olduğunu ortaya koyuyor.
Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner, “Korumacılık önlemlerine rağmen küresel ticaret ılımlı bir hava izleyerek bir önceki yıla kıyasla yüzde 4,8 artış gösteriyor. 2017 yılında ABD tedarikçileri arasında 34’üncü sırada yer alan Türkiye’nin ABD pazarından aldığı pay yüzde 0,4 olmakla birlikte şu an için bu korumacılık önlemlerinin Türkiye açısından kritik etkisi olduğunu söylemek doğru olmaz. Ancak olası senaryolar doğrultusunda yaşanabilecek ticari çözülmelere dikkat edilmeli. ABD-Çin arasındaki ticari ilişkilere dayalı olarak bölgesel yakınlaşmalar, yeni dinamikler ve bunlara bağlı olarak Türkiye’nin de yakından takip etmesi gereken yeni ticari ilişkileri beraberinde getirebilir.” dedi.
Rapora göre tüm korumacılık önlemleri birlikte ele alındığında Çin ve ABD’nin ithalata yönelik gümrük vergilerinde toplam 0,5 puanlık bir artış ortaya çıkıyor. Gerçekleşme ihtimali en yüksek olan bu senaryo, ABD ve Çin için yıllık toplam 30 milyar dolar ihracat kaybı demek. Bu da küresel mal ve hizmet ticaretinin yüzde 0,1’inden daha az demek oluyor. Yine aynı senaryoda, ABD’nin; büyüme, enflasyon, ticaret ve şirket iflasları verilerinde belirgin bir değişim yok ancak ticaret açığında yüzde 0,6 ve bütçe açığında yüzde 1,1 olmak üzere çifte açıkta genişleme var.
Döviz manipülasyonlarına yönelik finansal riskler yakından izlenmeli!
“Ticaret oyunları, ticaret davası ya da ticaret savaşı mı?” raporunda ABD-Çin arasındaki bu senaryoların daha hafif atlatılması halinde küresel ithalat üzerindeki toplam gümrük vergilerinde 2,5 puanlık bir artış ya da ABD’nin Çin’den tüm ithalatı için ek yüzde 15’lik gümrük vergisinin doğması tahmin ediliyor. Daha yoğun bir savaşın olduğu senaryoda ise küresel ithalat üzerindeki gümrük vergilerinde 8,5 puanlık toplam artış ya da ABD’nin Çin’den ithalatı üzerinde toplam %45 gümrük vergisi artışı doğuyor. Her iki senaryonun da, ABD, AB ve Çin için; piyasalar, küresel ticaret, şirket iflasları ve büyüme anlamında yıkıcı etkileri mevcut.
Korumacılığın finans, regülasyon, veri, döviz, çevre, sağlık, güvenlik ve fikri mülkiyet gibi alanlarda farklı şekillerde de ortaya çıkması daha ağırı sonuçları da beraberinde getirebilir. ABD ve Çin arasında tansiyonun yükselmesi durumunda sermaye kontrolleri ve döviz manipülasyonlarına yönelik finansal riskler yakından takip edilmeli.
Elektronik, elektrik, makine ve otomotiv sektörleri risk altında!
Mart 2018’de ABD Başkanı Donald Trump, ABD’ye ithal edilen ürünlere gümrük vergisi uygulamasını başlatarak “korumacılık” yaklaşımını yeniden gündeme getirmesi üzerine geç olmadan bu vergilerin asıl hedefi olan Çin’den de bir misilleme geldi ve bu gelişmeler ticaret savaşlarına dair endişelerin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Şimdilik sadece ufak çaplı ticari çatışmalar olsa da rapor, korumacılık yaklaşımının yaygınlaşması durumunda en çok risk altında kalabilecek sektörlerin; elektronik, elektrik, makine ve teçhizat ve otomotiv olduğunu ortaya koyuyor.
Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner, “Korumacılık önlemlerine rağmen küresel ticaret ılımlı bir hava izleyerek bir önceki yıla kıyasla yüzde 4,8 artış gösteriyor. 2017 yılında ABD tedarikçileri arasında 34’üncü sırada yer alan Türkiye’nin ABD pazarından aldığı pay yüzde 0,4 olmakla birlikte şu an için bu korumacılık önlemlerinin Türkiye açısından kritik etkisi olduğunu söylemek doğru olmaz. Ancak olası senaryolar doğrultusunda yaşanabilecek ticari çözülmelere dikkat edilmeli. ABD-Çin arasındaki ticari ilişkilere dayalı olarak bölgesel yakınlaşmalar, yeni dinamikler ve bunlara bağlı olarak Türkiye’nin de yakından takip etmesi gereken yeni ticari ilişkileri beraberinde getirebilir.” dedi.
Rapora göre tüm korumacılık önlemleri birlikte ele alındığında Çin ve ABD’nin ithalata yönelik gümrük vergilerinde toplam 0,5 puanlık bir artış ortaya çıkıyor. Gerçekleşme ihtimali en yüksek olan bu senaryo, ABD ve Çin için yıllık toplam 30 milyar dolar ihracat kaybı demek. Bu da küresel mal ve hizmet ticaretinin yüzde 0,1’inden daha az demek oluyor. Yine aynı senaryoda, ABD’nin; büyüme, enflasyon, ticaret ve şirket iflasları verilerinde belirgin bir değişim yok ancak ticaret açığında yüzde 0,6 ve bütçe açığında yüzde 1,1 olmak üzere çifte açıkta genişleme var.
Döviz manipülasyonlarına yönelik finansal riskler yakından izlenmeli!
“Ticaret oyunları, ticaret davası ya da ticaret savaşı mı?” raporunda ABD-Çin arasındaki bu senaryoların daha hafif atlatılması halinde küresel ithalat üzerindeki toplam gümrük vergilerinde 2,5 puanlık bir artış ya da ABD’nin Çin’den tüm ithalatı için ek yüzde 15’lik gümrük vergisinin doğması tahmin ediliyor. Daha yoğun bir savaşın olduğu senaryoda ise küresel ithalat üzerindeki gümrük vergilerinde 8,5 puanlık toplam artış ya da ABD’nin Çin’den ithalatı üzerinde toplam %45 gümrük vergisi artışı doğuyor. Her iki senaryonun da, ABD, AB ve Çin için; piyasalar, küresel ticaret, şirket iflasları ve büyüme anlamında yıkıcı etkileri mevcut.
Korumacılığın finans, regülasyon, veri, döviz, çevre, sağlık, güvenlik ve fikri mülkiyet gibi alanlarda farklı şekillerde de ortaya çıkması daha ağırı sonuçları da beraberinde getirebilir. ABD ve Çin arasında tansiyonun yükselmesi durumunda sermaye kontrolleri ve döviz manipülasyonlarına yönelik finansal riskler yakından takip edilmeli.