Yönetici Özeti

Allianz Trade olarak hazırladığımız küresel ihracata yönelik bu yılki araştırmamızda, ABD’nin öngörülemeyen gümrük vergisi politikalarının uluslararası şirketler açısından belirsizliği artırdığını gözlemledik. Çin, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, Singapur, İspanya, Birleşik Krallık ve ABD’de toplam 4.500 firmayla gerçekleştirdiğimiz ankette, tarifelerin duyurulmasından önce ve 2 Nisan’daki duyuru (Kurtuluş Günü) sonrasında olmak üzere iki ayrı aşamada veri topladık.

Araştırmamızın sonuçlarına göre, firmaların büyüme beklentilerinde dramatik bir değişim yaşanırken, ödeme gecikmeleri konusundaki risk algısında da artış tespit ettik. Bununla birlikte, ticaret savaşının etkilerini hafifletmek amacıyla uygulanan çeşitli stratejilere de tanık olduk. “Parçalanma ve Arkadaştan İthalat: İhracatçılar Ticaret Savaşına Uyum Sağlamaya Çalışıyor” başlıklı raporumuzda, son haftalarda imzalanan ikili ticaret anlaşmalarına rağmen belirsizlik ortamının devam ettiğini ve bu geçici rahatlamanın kalıcı olmayabileceğini vurguladık.

Bu ortamda, ‘arkadaştan ithalat’ stratejilerinin giderek daha fazla önem kazandığını gözlemliyoruz. Avrupa ve Latin Amerika, Çinli şirketler için cazip alternatifler haline gelirken; Avrupa merkezli firmaların Çin ve Asya pazarına ihracat yapma konusundaki istekliliği artmış durumda.

Araştırmamızda öne çıkan diğer bulgular arasında, firmaların yaklaşık yüzde 60’ının ticaret savaşından olumsuz etkilenmesini ve yüzde 45’inin ihracat cirosunda düşüş beklemesini özellikle dikkat çekici buluyoruz. Etkilerin yalnızca ticaret hacimleriyle sınırlı kalmadığını da belirtmeliyiz; özellikle ithal ara mallara bağımlı sektörlerde faaliyet gösteren her dört firmadan biri, gümrük tarifeleri ve döviz kuru dalgalanmalarının birleşimi nedeniyle üretimlerini geçici olarak durdurmayı değerlendiriyor.

Küresel ihracat kaybı 305 milyar dolara ulaşabilir!

Bu yılki Küresel Araştırma sonuçlarımız, faaliyet gösterdiğimiz tüm piyasalarda gözlemlediğimiz gerçekleri teyit ediyor. Belirsizlik ve parçalanma artık yapısal bir nitelik kazandı. Allianz Trade CEO’muz Aylin Somersan Coqui de bu tabloyu şu sözlerle değerlendiriyor:

“2 Nisan tarife dalgası öncesindeki iyimserlikten çok farklı olarak ‘Kurtuluş Günü tarifeleri’, tedarik zincirlerinde ve ihracat pazarlarında yoğunlaşmış şirketlerin ne kadar savunmasız olduğunu açığa çıkardı. Rakamlar da bunu doğruluyor: Küresel pozitif ihracat beklentisi yüzde 80’den yüzde 40’a geriledi. Firmaların yüzde 42’si ihracat cirosunda yüzde 2–10 arası düşüş beklerken, bu oran tarifeler öncesi yalnızca yüzde 5’ti. Birleşik Krallık ve Çin’le yapılan ikili anlaşmalara rağmen 2025’te küresel ihracat kayıplarının 305 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Şirketler ise pasif kalmıyor; 2020’den bu yana üst üste gelen şokları yönettikten sonra yeniden uyum sağlıyor, iş ortaklarını çeşitlendiriyor, lojistik yapılanmasını gözden geçiriyor ve değer zinciri genelinde risk paylaşımını tesis ediyor. Günümüzün ticaret ortamında başarı, giderek artan ölçüde uyum yeteneğine bağlı.”

İhracat fiyatlarını düşürmeyecekler.

Öte yandan, Allianz Trade olarak gerçekleştirdiğimiz küresel anketin sonuçları, şirketlerin artan maliyetleri doğrudan üstlenmeye istekli olmadığını gösteriyor. Firmaların büyük çoğunluğu, pazar payını korumak adına ihracat fiyatlarını düşürmeyi tercih etmiyor. Özellikle ABD’deki firmaların yüzde 54’ü önümüzdeki dönemde fiyatlarını artırmayı planlıyor.

Yüksek belirsizlik ortamı nedeniyle, şirketlerin tarifelerin etkisini hafifletmek için yeni pazarlardan tedarik sağlamaya devam edeceğini öngörüyoruz. Bu strateji, özellikle Polonya ve İspanya’daki firmalar arasında ikinci en çok tercih edilen yaklaşım olarak öne çıkıyor. Ankete yansıyan değerlendirmeler, tedarik zincirlerinin ve müşteri portföylerinin çeşitlendirilmesinin kalıcı bir risk azaltma stratejisi olarak önem kazandığını ortaya koyuyor.

Ankete katılan firmaların yüzde 54’ü, jeopolitik ve politik riskleri ile toplumsal huzursuzluğu, tedarik zincirleri açısından en büyük üç tehdit arasında değerlendiriyor. Araştırmamız ayrıca, firmaların üçte birinden fazlasının hâlihazırda yeni ihracat pazarlarına açıldığını, yaklaşık üçte ikisinin ise bu yönde planlama yaptığını gösteriyor.

Alternatif rota arayışları sürüyor

Anketimiz, firmaların gümrükle ilgili maliyetleri kontrol altında tutmak için alternatif sevkiyat rotalarına yöneldiğini ortaya koyuyor. Özellikle ABD’li şirketlerin yüzde 62’si bu seçeneği tercih ediyor. Nakliye maliyetlerinin 2025 başından bu yana yaklaşık yüzde 50 oranında düştüğünü ve yılın geri kalanında petrol fiyatlarının varil başına 65–70 dolar arasında seyretmesinin beklendiğini de göz önünde bulundurduğumuzda, bu stratejinin maliyet avantajı sunduğu görülüyor.

Ayrıca, Incoterms – yani uluslararası ticarette malların satışı için belirlenen şartlar – açısından firmaların lojistik ve gümrük dâhil tüm maliyetleri müşteriye kadar tedarikçilere yükleme eğiliminde olduğunu da anket sonuçlarında net şekilde görüyoruz. Bu eğilim, artan risklere karşı daha temkinli ve kontrolcü bir yaklaşımı yansıtıyor.

ABD–Çin Ayrışması, Avrupa–Asya Yakınlaşması ve Sessiz Kazanan Latin Amerika

Araştırmamızda, 90 günlük tarife ertelemesine rağmen ABD ile Çin arasındaki ticari ayrışmanın orta vadede de süreceği yönünde güçlü sinyaller aldık. Anket sonuçları, ABD’li firmaların Çin’e ihracat oranının “Kurtuluş Günü” tarifeleri sonrası yüzde 20’den yüzde 10’a düştüğünü, Çinli şirketlerin ise Kuzey Amerika’ya yönelik beklentilerinin yüzde 15’ten yüzde 3’e gerilediğini gösteriyor. Ayrıca, Çin’de üretim yapan ABD’li şirketlerin dörtte biri Batı Avrupa’yı, bir diğer dörtte biri ise Latin Amerika’yı alternatif üretim veya satış pazarı olarak değerlendiriyor. Bu, küresel tedarik zincirlerinde stratejik bir yeniden yapılanmaya işaret ediyor.

Ödeme Vadeleri Uzuyor, Ödenmeme Riski Artıyor!

Ticaret savaşının bir başka yansıması da ödeme vadelerinde görülüyor. Anketimizde, ihracatçıların yüzde 25’i “Kurtuluş Günü” tarifeleri sonrası ödeme vadelerinin yedi günden fazla uzayacağını öngörüyor. Bu oran, önceki döneme kıyasla 13 puanlık bir artış anlamına geliyor. Şirketlerin yüzde 48’i ise ödenmeme riskinin yükseldiğini ifade ediyor. Bu durum, özellikle ABD, İtalya ve Birleşik Krallık’ta daha belirgin şekilde hissediliyor ve küresel ticaretin finansal yapısındaki kırılganlıkları gözler önüne seriyor.

Yalnızca ihracatçı firmaların yüzde 11’i hâlâ 30 gün içinde ödeme alabiliyor. Bu oranın Çin, ABD ve Almanya gibi önde gelen ihracatçılarda daha da düşük olduğunu gözlemliyoruz. Bu ülkelerdeki firmaların yaklaşık yüzde 70’i ödemelerini 30 ila 70 gün arasında alırken, oran Birleşik Krallık’ta yüzde 75, Fransa ve İtalya’da ise yüzde 73 seviyelerinde. Ödeme vadelerindeki bu farklılıklar, sektör dinamiklerine ve şirket büyüklüğüne göre değişkenlik gösterse de, genel eğilim vade sürelerinin uzaması yönünde.

allianz trade yurtiçi ve ihracat alacak yönetimi

Allianz Trade olarak ticari alacak sigortasında dünya lideri ve kefalet sigortasında önde gelen iş ortağıyız. Ticari istihbarat gücümüzle, şirketlerin ticari ve kredi risklerini bugünden öngörerek nakit akışlarını koruyor ve sürdürülebilir şekilde, güvenle ticaret yapmalarını sağlıyoruz. Dünya genelinde farklı sektörlerden gelen şirketlerin ihtiyaçlarını karşılamak için sigorta, teminat ve garanti gibi çeşitli finansal ürünler ve hizmetler sunuyoruz. Şirketlerin bir yandan güvenle ticaret yaparken bir yandan da yeni pazarlara açılmalarında onlara rehberlik ediyor, yol gösterici oluyoruz. Bu iş ortaklığı sayesinde, firmalar kredibilite değerlendirmesi başta olmak üzere; fatura ödenmeme riskinin bertaraf edilmesi, olası hasar durumlarında tahsilat ve yasal takip süreçleri gibi hizmetlerimizden yararlanabiliyor.

Küresel ticarette güven duyulan bir şirket olarak, işletmelere ve ülke ekonomisine  sürdürülebilir bir büyüme sağlama konusunda kritik bir rol üstleniyoruz. Allianz Trade olarak alacak tahsilatı konusundaki yetkinliğimiz, hizmet ağımız ve ticari alacak sigortası sayesinde  şirketlerin ticaret yaptıkları her alanda bir adım önde olmalarını sağlıyoruz. 83 milyondan fazla şirketin finansal takibini gerçekleştiriyor, 70 binden fazla müşterilerimizden gelen günlük 22 bin limit talebine cevap veriyoruz. Risk Veri Tabanı ve teknolojik altyapımızla desteklenen güçlü erken uyarı sistemimiz sayesinde detaylı bir risk yönetimi sunuyoruz.  Şirketlerin ticaret yapacakları potansiyel müşterilerinin risk analizini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirirken, sigortalanmış faturalarla kesintisiz, istikrarlı nakit akışı sağlıyoruz.